Güncel
Hürriyet’ten “M.Y.Y.” diye biri - Abdurrahman Dilipak
Ha! Sahi, Tek adam, Mustafa Kemal zamanında, Milli Şef, Ebedi Şef İsmet Paşa zamanında, Gürsel, Evren zamanında Cumhurbaşkanı ile yüksek yargı ilişkileri nasıldı, biraz da onlardan konuşalım mı?
Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit
Geçenlerde Hürriyet’ten biri Türkiye’de ensest sayısını %40’a çıkarmıştı, bir hafta sonra %2,5’a indirdiler. Yarın da “40’da bir diyecektik” derlerse ÅŸaÅŸmayın.
TBMM Kur’an ve Sahihi Buhari hatimleri ile açılmıştı. Mecliste bu geleneÄŸi tekrarlayalım desek ne dersiniz. “Ä°rtica” olur deÄŸil mi?
M.Y.Y. 6 Eylül tarihli “Resepsiyonu Kur’an-ı Kerim ile açmak” baÅŸlıklı yazısında diyor ki,“SARAY’daki 30 AÄŸustos Zafer Bayramı kutlamalarından iki görüntü kaldı. Birisi, Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanı’nın, CumhurbaÅŸkanı önünde bel bükmesi, diÄŸeri Genelkurmay BaÅŸkanı’nın eÅŸinin başını örtmesi.”
Bel bükme deÄŸil, başı ile selamlama. Çarpıtmanın alemi yok! Bu da en azından bir edep, nezaket meselesi. AyaÄŸa kalkıp alkışlamama meselesi de bir protesto biçimi, Rothchild’in adamları Pentagon’un adamına meydan okuyor!
Ha! Sahi, Tek adam, Mustafa Kemal zamanında, Milli Şef, Ebedi Şef İsmet Paşa zamanında, Gürsel, Evren zamanında Cumhurbaşkanı ile yüksek yargı ilişkileri nasıldı, biraz da onlardan konuşalım mı?
Bizim inancımızda “Adalet mülkün temelidir”. Sizin o nefret ettiÄŸiniz “Åžeriat”, “hukuk” demektir; MeÅŸruiyet’le aynı kökten gelir. “GayrimeÅŸru” dediÄŸinizde “Åžeriata uygun deÄŸil”, demiÅŸ olursunuz! Hem Åžeriat düşmanlığı yapacak hem de Hukuk’u savunduÄŸunuzu söyleyeceksiniz. Bu mümkün deÄŸil. Önce siz “Müdafa-yı hukuk” ve “Kuva-yı milliye” ne demek onu öğrenin!
Bu arada, bilesiniz ki biz “Ä°brahim milleti”ndeniz. “Hakk'a tapan bir milletiz!”
Bak M.Y.Y. efendi, (Hacı, hoca, efendi, paÅŸa demek de yasaktı deÄŸil mi, afedersiniz) KurtuluÅŸ Savaşı Gazi Meclisin iÅŸidir. O Meclis hilafet ve saltanatı kurtarmak için yapıldı. Dini Mübin-i Ä°slam uÄŸruna, Ä°la-yı kelimetullah için yapıldı. Aç bak, Mustafa Kemal’in Ä°stanbul’a gönderdiÄŸi mesajlara, aç bak Meclis zabıtlarına. 30 AÄŸustos’u gerçekleÅŸtiren askerler bu ruh ve imanla savaşıyorlardı. Ä°ster misin, BeÅŸtepe’nin kapısının sağına ve soluna, 1. Meclisin giriÅŸinin sağına ve soluna açılış sırasında asılan bayrakları bulup asalım. Söyleyeyim, o bayraklardan biri bugünkü bayrak, ötekisi üzerinde kelime-i tevhid yazılı sancaktı. Hani bugün sizinkilerin “irtica bayrağı” dedikleri bayrak!
O gün bütün Ä°slam ülkelerinde büyük sevinç yaÅŸanmıştı. 8 Eylül’de Hindistan’da milyonlarca Müslüman, camilerde dualar etmiÅŸti. Bugün esrar-eroin, fuhuÅŸ merkezi olan Kalküta’da Müslüman evlerine bayraklar asılmış, camilerde de zafer için dualar edilmiÅŸti. Tüm hilafet topraklarında büyük gösteriler olmuÅŸtu o gün. Biz onların manevi mirasçılarının bugün buradaki temsilcileriyiz. Ä°steyen gitsin “Todor’un meyhanesi”nde, ya da Galatasaray’daki “Cumhuriyet meyhanesi”nde “tuzlu leblebi ile rakı” içsin!
Lozan Barış Konferansı (11 Kasım 1922–24 Temmuz 1923) arasında 8 ay sürmüştü. Devrimler ondan sonra geldi. 30 AÄŸustos’ta ordu laik deÄŸildi! Kutladığınız bayram laiklik bahanesi ile darbe yapan ordunun bayramı deÄŸil. O dönem 15 Temmuz’da bitti tamam mı?
Tekrar söylüyorum: 30 AÄŸustos, 26 AÄŸustos’ta baÅŸladı ve 8 gün sonra tamamlandı. Yıl: 1922.
“Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanı’nın tutumu, Türkiye’nin nereye gitmekte olduÄŸunun bir göstergesi” imiÅŸ. Peki sizin bu yaptığınız neyin göstergesi oluyor!
Hakaret ediyorsunuz: “O da biliyor ki artık yargı bağımsız deÄŸil, tek patron var ve o tek patrona baÄŸlılığını göstermek kendisi için daha hayırlı olacak”mış. Bizimkilere hakaret ederken Amerikalılara övgüde bulunarak birilerine selam göndermeyi ihmal etmiyor.
“Onun için ondan ABD’li yüksek yargıçlar gibi davranmasını beklememek gerek, çünkü konumu onlar gibi deÄŸil”miÅŸ. Amerika’dan baÅŸka örnekler verecek olursak üzülürsünüz.. Ä°sterseniz Almanya’dan, Ä°ngiltere’den de olur!
“Genelkurmay BaÅŸkanı’nın eÅŸinin başını örtmesi konusuna gelince: O sırada Kur’an–ı Kerim okunuyor ve buna inanan bir kadının başını örtmesi son derece normal bir durum”muÅŸ. Kur’an okunurken başörtülecek diye bir ÅŸey yok, başörtüsü sadece namazda deÄŸil, yabancıların olduÄŸu her yer ve her zaman. Ötesi saygı-nezaket, ne derseniz deyin. O sizin sorununuz. Garip olan Kur’an-ı Kerim okunması ve başörtüsü deÄŸil, böyle bir kutlama gününde ya da iftar sofrasında içki verilmesi ya da istenmesidir..
Milli bayramlar, “adı üzerinde her türlü inançtan bağımsız olarak kutlanması gereken ve bize aynı tarihi ve ortak geçmiÅŸi paylaÅŸan bir millet olduÄŸumuzu hatırlatan günler”miÅŸ. “Milli” ne demek! Sakın “Ulusal” demek istemiÅŸ olmayasınız. Bir “zafer” kutlaması sözkonusu. Bütün savaÅŸ törenlerinde dini merasimler yapılır. Bunun da istisnası yok, tabii eski Sovyetler hariç. Hatta onlar da bile merasim için birileri bulunur.. Sovyetler dağıldı ama, bizim “Sovyet” hâlâ iÅŸbaşında anlayacağız! Bu zaferi kutlamak için bir ruhani lider toplantıya katılım, bu savaÅŸta ölen Hristiyan varsa onları takdis etmek için mini bir ayin düzenlese kim karşı çıkar buna. Çanakkale’de Anzak ayini düzenlenmiyor mu?
Birileri dini bireysel planda vicdanlara, toplumsal planda mabetlere hapsetme inadından bir türlü vazgeçmiyor.. Ya hu, batıda ruhani liderler gelip meclisi takdis ediyor, adamlar Ä°ncil’e el basarak yemin ediyor. Meclis komisyonlarında bile çalışma öncesi baÅŸkan Hristiyan demokratsa papaz gelip komisyonu takdis ediyor. Kaldı ki, bunların inancı din deÄŸil Religio. Evrenin ulu mimarına saygı sunmak için kendi uydurdukları bir törenin adıdır o.
Bunlar dini de bilmiyorlar laikliÄŸin ne anlamına geldiÄŸini de, dünya gerçeklerini de. Ama ahkam kesiyorlar, üst perdeden konuÅŸuyorlar.. Bir de kalkıyor, Müslümanlara camide tören öğüdü veriyor, ellerinden gelse camiye sıra da koyarlar, namazın ÅŸekline de karışırlar. Osman Nuri Çerman Kur’an-ı Kerim’deki ahkam ayetlerini çıkarıp, yerine Nutuk’tan parçalar eklemekten söz ediyordu. Bunlar yeni deÄŸil, “Laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde”.
Bazıları yazmadan önce kafayı mı çekiyor! Efkar basıyor herhalde. Cür’etleri de bundan kaynaklansa gerek.
Erdoğan ve AK Parti öfkesi ya da korkusu birilerinin aklını zail etmiş sanırım.
Neyse “bir deli bir kuyuya bir taÅŸ atar, 40 akıllı, 40 gün o taşı çıkarmak için uÄŸraşır durur” derler.. Halimiz ona benzemesin de. Selâm ve dua ile..
Henüz yorum yapılmamış.